Kony 2012: Bir Değerlendirme

Mart başında cakkus, sosyal alemin en meşhur isimlerinden biri olan Kony ile ilgili bir yazı yayınlamıştı. Bu yazının üstüne ben de Dipnot Tablet’in 52. sayısı için Kony’nin global dünyada nasıl algılandığı ile ilgili bir araştırma/değerlendirme yazısı hazırladım. Kony vakası hakkında daha çok bilgi edinmek isteyenler için gelsin:

Facebook ya da Twitter’da hesabı olup da Kony 2012 isimli belgesele denk gelmeyen olduğunu zannetmiyorum[1]. Bu popüleritenin arkasında belgeselin son bir haftada 100 milyondan fazla izlenerek tüm zamanların en çok paylaşılan videolarından biri olması[2] yatıyor. Yakın arkadaşlarım da dahil pek çok kişinin paylaştığı bu videoyu izlemeden olmazdı, izledim. Videoyu izledikten sonra, kendimi konuyu araştırırken ve ardından da büyük bir tartışmanın içinde buldum.

Belgesel, 2003 yılında kurulan Amerika merkezli Invisible Children (IC) isimli, kar amacı gütmeyen bir kuruluş tarafından, Jason Russell (IC’nin kurucularından biri) yönetmenliğinde çekilmiş. Joseph Kony önderliğindeki LRA (Tanrı’nın Direnişi Ordusu) adlı isyancı örgütün Uganda başta olmak üzere Orta Afrika’daki bazı ülkelerde yaptığı insanlık dışı uygulamaları, çocukları nasıl kaçırıp seks kölesi ya da çocuk asker olarak kullandıkları anlatılıyor. Belgesel, Jason Russell’ın oğlunun doğumu ve mutlu çocukluğuyla başlayıp, 2000li yılların ortalarında Uganda’da hayatlarını kurtarmaya çalışan çocukların dramlarına sert bir geçiş yaparak, Jason’ın, kardeşi vahşice öldürülen Jacob’la olan yakın ilişkisiyle devam ediyor. Aktivistlere göre, Kony’i ne pahasına olursa olsun durdurmanın yolu oldukça basit: Kony’i ünlü etmek! Bu noktada amaç, insanların Kony’den haberdar olması ve hükümetlerine, Kony’nin yakalaması için askeri ve lojistik destek sağlamları için baskı yapması. Ve bu sayede de Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin suçlular listesinin başındaki ismi Joseph Kony yakalanıp yargılanması.

Belgesel gerçekten amacına hizmet ediyor, anlatılan vahşet izleyeni etkisi altına almaya yetiyor. Videonun sonlarına doğru aktivist bir hava estirilmiş: İzleyenlerden seçilen bir şarkıcı, televizyoncu gibi medyanın önde gelen “gündem yaratıcılarına” ve hükümetin politikalarına etki edebilecek siyasilere, kampanyayla ilgili mesaj atarak ya da kampanya ürünlerini alarak Kony 2012 projesine destek olmaları istemiş. Bu ürünlerin yok satması bile kampanyanın ne kadar başarılı olduğunun en açık göstergesi. Geçtiğimiz ay Facebook’ta beğenen sayısı 7 binden az olan IC’nin artık 3 milyondan fazla beğeneni var. Tüm bunların sonucunda Kony 2012 şimdiden bir internet fenomeni oldu!

Kişisel gözlemim belgeselin oldukça olumlu tepkiler aldığı. Ne var ki, belgeselin hazırlanış şekli ve verilen bilgiler IC’ye ve kampanyasına temkinli yaklaşmama neden oldu. Öncelikle ilk dikkatimi çeken şey, IC’nin eğitim yatırımlarından, LRA tehdidindeki köylerde çocukların kaçırılmasını önlemek için geliştirilen erken uyarı sisteminden sadece bir dakika bahsedilirken, neredeyse bütün vurgunun Amerikan ordusunun Uganda ordusuna destek olması gerektiği üzerine yapılmış olması. Geçtiğimiz yıl Amerika, Uganda ordusuna Kony’i yakalaması için teknik ve lojistik destek amacıyla 100 danışman asker göndermişken, Kony’i ünlü etmek için harcanan milyonlarca doların ve belki daha da önemlisi emeğin, 30 dakikalık filmde 30 saniyede bahsi geçen Uganda hükümetine kurumsal destek ve askeri olmayan projeler için kullanılması, Uganda için daha faydalı değil mi? Ayrıca, hiç kimseden destek görmeyen Kony ve LRA’nın 1986 yılından beri hükümet güçleriyle çarpıştıklarından bahsedilen belgeselde, sorunun detaylarına hiç girilmiyor, sadece Kony’nin nasıl bir cani olduğu ve derhal durdurulması gerektiği vurgulanıyor. Bu noktada akılıma gelen en basit soru, asi bir grubun belli bir ideolojisi – tarihsel geçmişi-, lojistik altyapısı, finansal veya halk desteği vs. olmadan 30 yıl varlığını sürdürüp sürdüremeyeceği? Tıpkı Jason’ın oğlu gibi, belgesel bizim de önümüze bir resim koyuyor ve kötü adamdan kurtulursak hiçbir şeyin aynı olmayacağını anlatıyor. Evet, belgesel bize Jason’ın yeni yeni yürümeye başlayan çocuğuna verdiği bilgiden çok da fazlasını vermiyor.

Konunun uzmanı olmayan biri olarak elimden geldiğince bu konu hakkında bilgilenmeye çalışırken çok ilginç tartışmalarla karşılaştım. İlk gözüme çarpan kampanyanın arkasındaki aktivistlerin ellerinde silahlarla çektirdikleri fotoğraf oldu[3]. IC sitesinde o fotoğrafın bir hata olduğu belirtilse de bu açıklama içimdeki kuşkunun artmasına engel olamadı. Bölgenin uzmanı gazeteci ve akademisyenlerin IC’ye yönelttiği ciddi eleştiriler ise daha sağlıklı bir değerlendirmeyi mümkün kılıyor. Belgeselin en çok eleştirildiği noktalardan biri, LRA’in askeri gücü ve Uganda’nın bugünkü durumu konusunda eksik bilgilendirme yapıldığı. 30 binden fazla çocuk kaçırdıkları söylenen LRA’in bugün birkaç yüz kişi kaldığı düşünülüyor, daha da önemlisi Kony ve LRA Uganda’yı 2006 yılında terk edip komşu ülkelere geçmiş[4]. Dolayısıyla 2000li yılların başlarındaki sorunun Uganda’nın güncel sorunuymuş gibi verilmesi, bölgenin yanlış tanıtılması ve güncel sorunların ıskalanması eleştiriliyor. Eleştiri dozunu yükseltip oluşumun Ugandalılara yardım etmekten çok Amerikalılara kendilerini iyi hissetmelerini sağladığını yazan, hatta geçtiğimiz yıllarda bölgede bulunan petrol rezervleriyle ilişki kurup Amerikan hükümetinin bu kampanyayı bahane ederek bölgedeki askeri varlığını arttırmayı amaçladığını iddia eden de var[5].

Tüm bu tartışmaların içinde herkesin üstünde anlaştığı tek konu olayların aşırı basitleştirilmiş olduğu. IC, bu eleştiriyi videonun liselerde gösterilmek için hazırlandığını söyleyerek cevaplasa da olayın tarihsel geçmişinin yok sayıldığı bir gerçek. Belgeselde Uganda ordusunun karıştığı iddia edilen insan hakları ihlallerinin görmezden gelindiğini belirten bazı akademisyenler yöre halkının orduya da güvenmediğinden bahsediyor. Invisible Children internet sitesinde eleştirilere önce yazılı olarak[6], sonra da CEO’nun yaptığı bir konuşmayla yanıt verdi, ancak tartışma kısa vadede bitecek gibi görünmüyor. Bu kampanyanın nasıl sonuçlanacağını, Ugandalılar için ne kadar faydalı olacağını ise zaman gösterecek. Kesin olan tek şey, Kony 2012’nin sosyal medyanın gücünü ve global etkinliğini gösterdiği. Ancak unutulmamalı ki bu yeni dünya, faydalı projelerin hızlı şekilde tüm dünyaya yayılmasını kolaylaştırdığı gibi, dezenformasyonu, kitleleri alet etmeyi de kolaylaştırabilir. Bu sebeple sunulanı hemen kabul etmeden önce konuya araştırmacı-kuşkucu bir gözle bakmak bizlere düşüyor.


[1] Türkçe altyazılı link:https://yeniyetmegurme.wordpress.com/2012/03/09/hepimiz-ugandaliyiz-invisible-children/

[2] Kony 2012’nin gelmiş geçmiş en başarılı viral video olduğunu hesaplayan blog: [http://corp.visiblemeasures.com/newsandevents/blog/]-

[6] Invisible childrenin elestirilere yanit veriyor: http://s3.amazonaws.com/www.invisiblechildren.com/critiques.html

2 thoughts on “Kony 2012: Bir Değerlendirme

  1. Geri bildirim: Hepimiz Uganda’lıyız – Invisible Children « entel dantel ne varsa

Yorum bırakın